Ahmet
New member
Çocuk Esirgemeye Çocuk Nasıl Verilir?
Merhaba forumdaşlar! Bugün öyle bir soruyla karşınızdayım ki, gerçekten hayatta karşımıza çıkması en zor sorulardan birine çözüm arıyoruz: Çocuk esirgemeye çocuk nasıl verilir? Şaka yapmıyorum, ciddiyim! Her şeyin başı, bu işin püf noktasını anlamak. Bu yazıyı okurken kahkahalarınızı tutamayacaksınız, çünkü hem evrimsel hem de sosyal çözüm önerileriyle dolu bir tartışma başlatacağız.
Düşünün bir kere, kadınlar ve erkekler bu durumda ne tür stratejiler geliştirebilir? Hadi biraz eğlenelim!
Erkekler: Strateji, Plan ve Yalnızca Çözüm
Erkekler, bu tarz konularda çözüm odaklı yaklaşmayı sever. “Neden çocuk verilir ki?” sorusunu sormadan önce, her şeyin bir planı olduğuna inanırlar. Yani, mesele çocuk esirgeme ise, onlar bir yol haritası çizeceklerdir. “İlk önce, çocuk esirgeme merkezine gidip, çocukları incelemeliyiz. Kim daha az ağlıyordur, kim uyumlu olabilir?” diye düşünürler. Çünkü erkekler için her şeyin bir stratejisi vardır. Tabii ki, adımlarını atarken onları en az yoracak çözümü bulmak amacıyla.
O yüzden mesela, bazı erkekler şu tarz önerilerde bulunabilirler: “Bence şu noktada devreye girmeliyiz, bir çocukla bağ kurmanın en verimli yolu, 15 dakikalık ‘mini futbol’ seansıdır.” Ya da “Önce çocukla mutfakta akşam yemeği hazırlamalıyız. Yemek yaparken bir şekilde bağ kurarsınız, sonuçta hepimiz küçükken mutfakta takıldık!” İşte erkeklerin mantıklı ama bir o kadar da gerçekçi olmayan çözümleri!
Yani, bir erkek için “çocuk esirgeme” bir strateji ve operasyonel bir görevdir. Ve tabii ki, bu süreçte ‘gönül bağları’ yerine 'pratik çözümler' ön planda olacaktır. Kimseye “gönlünü almak” gibi bir derdi yoktur. Çünkü onlar yalnızca “gönül almanın en hızlı yolu nedir?” diye düşünürler.
Kadınlar: Empati, İletişim ve Herşeyin Duygusal Boyutu
Kadınlar ise durumun duygusal yönünü ele alacaklardır. “Çocuk esirgemeye çocuk verilir mi?” sorusuna ‘duygusal zekaları’ ve ‘empati yetenekleri’ ile yaklaşıyorlar. Çocukları duygusal açıdan yakından tanımak, onların kalbine girmek gibi bir görevleri olduğunu hissederler. “Hangi çocuk daha çok sevgiye ihtiyaç duyuyor? Onun kalbine nasıl dokunurum?” gibi sorularla dolu bir dünya var. Ve bunlar, her zaman gözlemlerine dayalıdır.
Kadınlar “birlikte vakit geçirelim” yaklaşımıyla, çocukla iletişimi ‘gönüllü’ hale getirme taraftarıdır. “Bir çocuğa sadece ‘sütlü bisküvi’ vererek onu mutlu edemezsiniz! İlk önce onunla sabırlı bir şekilde, çimenlerin üzerinde yuvarlanarak, sadece hayallere dalarak konuşmalısınız!” derler. Ve evet, her çocuk aslında bir duygusal yolculuğa çıkmaya hazırdır, ama buna kimsenin ‘zorla’ karar vermemesi gerektiğini belirtirler. Onlar için bağ kurmak zaman alır, ama bir kere kuruldu mu, dünyayı değiştiren bağlar ortaya çıkar.
Kadınlar, çocukla duygusal bağ kurarken, onun yalnızca yüzüne bakmakla yetinmezler. Yüksek sesle şarkılar söylemek, dans etmek, bazen ise birlikte uyumak gibi eylemlerle o bağ inşa edilir. Çünkü duygusal bir bağ kurmak, bir çocuğun güvenini kazanmak gibi çok büyük bir iştir!
Çocuk Verme Sürecinin Orta Yolu: İşte Çözüm!
Şimdi, hem erkeklerin çözüm odaklı, stratejik yaklaşımını hem de kadınların empatik, duygu odaklı yaklaşımını harmanlayarak, hep birlikte bir ‘çocuk verme süreci’ tasarlayalım.
İlk olarak, çocukları esirgemek için bir araya gelmeliyiz. Erkekler harita üzerinde o çocuğun hangi bölgede daha az ağladığını bulmalı, kadınlar ise ‘çocukla sohbet’ ve ‘çimenler üzerinde yuvarlanma’ planını devreye sokmalıdır. Gerçekten de, burada işbirliği çok önemli.
İşte sürecin adımları:
1. Tanışma ve İlk İletişim: Erkekler, “Hadi bakalım, biz bu çocukla çok da fazla ‘baba olmak’ zorunda değiliz, arkadaş olalım!” derken, kadınlar ise “Ona sarılmak ve gerçekten içten bir şekilde gülümsemek, bir çocuğa güven verebilir” diye eklerler.
2. Aktivite Seçimi: Erkekler, çocuğu mutfağa almak ve birlikte pizza yapma planı kurar. Kadınlar, “Hayır, öncelikle çocukla resim yapmayı deneyelim, bunu sevebilir” derler.
3. Duygusal Bağ Kurma: Erkekler, “Tamam, o zaman resimler üzerinden konuşalım. Hangi karakter daha güçlü, ne anlatıyor?” diye sorar. Kadınlar ise, “Sadece resimleri yapalım ve hikayeler anlatalım. Çocuk bazen sadece dinlenmek ister,” der.
4. Çocuk Verme Zamanı: Nihayet, zaman gelir. Çocuk, artık hazırdır. Erkekler stratejik olarak karar verir: “Çocuğa nasıl güven verebiliriz? Hadi onu bir ödülle motive edelim!” Kadınlar ise “Çocuğun gözlerinde bir ışık görmeliyiz, onu alırken nasıl hissettiğini sormalıyız” derler. Çocuk artık hem güvende hem de mutlu bir şekilde esirgeme programına dahil olur.
Tartışma Başlasın!
Peki, forumdaşlar, sizce çocuk esirgemeye çocuk nasıl verilir? Erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımları mı daha etkili, yoksa kadınların duygusal dokunuşları mı? Hadi, hemen yorumlara geçin! Hem erkeklerden hem de kadınlardan öneriler bekliyoruz!
Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyoruz!
Merhaba forumdaşlar! Bugün öyle bir soruyla karşınızdayım ki, gerçekten hayatta karşımıza çıkması en zor sorulardan birine çözüm arıyoruz: Çocuk esirgemeye çocuk nasıl verilir? Şaka yapmıyorum, ciddiyim! Her şeyin başı, bu işin püf noktasını anlamak. Bu yazıyı okurken kahkahalarınızı tutamayacaksınız, çünkü hem evrimsel hem de sosyal çözüm önerileriyle dolu bir tartışma başlatacağız.
Düşünün bir kere, kadınlar ve erkekler bu durumda ne tür stratejiler geliştirebilir? Hadi biraz eğlenelim!
Erkekler: Strateji, Plan ve Yalnızca Çözüm
Erkekler, bu tarz konularda çözüm odaklı yaklaşmayı sever. “Neden çocuk verilir ki?” sorusunu sormadan önce, her şeyin bir planı olduğuna inanırlar. Yani, mesele çocuk esirgeme ise, onlar bir yol haritası çizeceklerdir. “İlk önce, çocuk esirgeme merkezine gidip, çocukları incelemeliyiz. Kim daha az ağlıyordur, kim uyumlu olabilir?” diye düşünürler. Çünkü erkekler için her şeyin bir stratejisi vardır. Tabii ki, adımlarını atarken onları en az yoracak çözümü bulmak amacıyla.
O yüzden mesela, bazı erkekler şu tarz önerilerde bulunabilirler: “Bence şu noktada devreye girmeliyiz, bir çocukla bağ kurmanın en verimli yolu, 15 dakikalık ‘mini futbol’ seansıdır.” Ya da “Önce çocukla mutfakta akşam yemeği hazırlamalıyız. Yemek yaparken bir şekilde bağ kurarsınız, sonuçta hepimiz küçükken mutfakta takıldık!” İşte erkeklerin mantıklı ama bir o kadar da gerçekçi olmayan çözümleri!
Yani, bir erkek için “çocuk esirgeme” bir strateji ve operasyonel bir görevdir. Ve tabii ki, bu süreçte ‘gönül bağları’ yerine 'pratik çözümler' ön planda olacaktır. Kimseye “gönlünü almak” gibi bir derdi yoktur. Çünkü onlar yalnızca “gönül almanın en hızlı yolu nedir?” diye düşünürler.
Kadınlar: Empati, İletişim ve Herşeyin Duygusal Boyutu
Kadınlar ise durumun duygusal yönünü ele alacaklardır. “Çocuk esirgemeye çocuk verilir mi?” sorusuna ‘duygusal zekaları’ ve ‘empati yetenekleri’ ile yaklaşıyorlar. Çocukları duygusal açıdan yakından tanımak, onların kalbine girmek gibi bir görevleri olduğunu hissederler. “Hangi çocuk daha çok sevgiye ihtiyaç duyuyor? Onun kalbine nasıl dokunurum?” gibi sorularla dolu bir dünya var. Ve bunlar, her zaman gözlemlerine dayalıdır.
Kadınlar “birlikte vakit geçirelim” yaklaşımıyla, çocukla iletişimi ‘gönüllü’ hale getirme taraftarıdır. “Bir çocuğa sadece ‘sütlü bisküvi’ vererek onu mutlu edemezsiniz! İlk önce onunla sabırlı bir şekilde, çimenlerin üzerinde yuvarlanarak, sadece hayallere dalarak konuşmalısınız!” derler. Ve evet, her çocuk aslında bir duygusal yolculuğa çıkmaya hazırdır, ama buna kimsenin ‘zorla’ karar vermemesi gerektiğini belirtirler. Onlar için bağ kurmak zaman alır, ama bir kere kuruldu mu, dünyayı değiştiren bağlar ortaya çıkar.
Kadınlar, çocukla duygusal bağ kurarken, onun yalnızca yüzüne bakmakla yetinmezler. Yüksek sesle şarkılar söylemek, dans etmek, bazen ise birlikte uyumak gibi eylemlerle o bağ inşa edilir. Çünkü duygusal bir bağ kurmak, bir çocuğun güvenini kazanmak gibi çok büyük bir iştir!
Çocuk Verme Sürecinin Orta Yolu: İşte Çözüm!
Şimdi, hem erkeklerin çözüm odaklı, stratejik yaklaşımını hem de kadınların empatik, duygu odaklı yaklaşımını harmanlayarak, hep birlikte bir ‘çocuk verme süreci’ tasarlayalım.
İlk olarak, çocukları esirgemek için bir araya gelmeliyiz. Erkekler harita üzerinde o çocuğun hangi bölgede daha az ağladığını bulmalı, kadınlar ise ‘çocukla sohbet’ ve ‘çimenler üzerinde yuvarlanma’ planını devreye sokmalıdır. Gerçekten de, burada işbirliği çok önemli.
İşte sürecin adımları:
1. Tanışma ve İlk İletişim: Erkekler, “Hadi bakalım, biz bu çocukla çok da fazla ‘baba olmak’ zorunda değiliz, arkadaş olalım!” derken, kadınlar ise “Ona sarılmak ve gerçekten içten bir şekilde gülümsemek, bir çocuğa güven verebilir” diye eklerler.
2. Aktivite Seçimi: Erkekler, çocuğu mutfağa almak ve birlikte pizza yapma planı kurar. Kadınlar, “Hayır, öncelikle çocukla resim yapmayı deneyelim, bunu sevebilir” derler.
3. Duygusal Bağ Kurma: Erkekler, “Tamam, o zaman resimler üzerinden konuşalım. Hangi karakter daha güçlü, ne anlatıyor?” diye sorar. Kadınlar ise, “Sadece resimleri yapalım ve hikayeler anlatalım. Çocuk bazen sadece dinlenmek ister,” der.
4. Çocuk Verme Zamanı: Nihayet, zaman gelir. Çocuk, artık hazırdır. Erkekler stratejik olarak karar verir: “Çocuğa nasıl güven verebiliriz? Hadi onu bir ödülle motive edelim!” Kadınlar ise “Çocuğun gözlerinde bir ışık görmeliyiz, onu alırken nasıl hissettiğini sormalıyız” derler. Çocuk artık hem güvende hem de mutlu bir şekilde esirgeme programına dahil olur.
Tartışma Başlasın!
Peki, forumdaşlar, sizce çocuk esirgemeye çocuk nasıl verilir? Erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımları mı daha etkili, yoksa kadınların duygusal dokunuşları mı? Hadi, hemen yorumlara geçin! Hem erkeklerden hem de kadınlardan öneriler bekliyoruz!
Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyoruz!