Kediye ciğer ısmarlamak deyiminin anlamı nedir ?

Elif

New member
“Kediye Ciğer Ismarlamak” Deyimi: Kültürlerarası Bir Bakış

Merhaba sevgili forum üyeleri,

Bugün sizlerle merak uyandırıcı bir deyimi tartışmak istiyorum: “Kediye ciğer ısmarlamak”. Türkçe’de sıkça duyduğumuz bu deyim, aslında bir işi en riskli kişiye ya da o işten en çok zarar verecek olana teslim etmek anlamında kullanılır. Ama mesele burada bitmiyor. Bu deyim, yalnızca yerel değil, küresel açıdan da farklı toplumların algılarını, kültürel değerlerini ve toplumsal ilişkilerini anlamamıza kapı aralıyor.

Hadi gelin, hem yerel hem küresel boyutta bu deyimi masaya yatıralım; erkeklerin bireysel başarıya odaklanan yaklaşımlarıyla kadınların toplumsal ilişkilere dayalı bakış açılarını bir araya getirelim.

---

Deyimin Temel Anlamı: Yerelden Evrensele

“Kediye ciğer ısmarlamak”, Türk toplumunda güvenilmeyecek kişiye sorumluluk vermek, kontrol edilmesi gereken bir şeyi bizzat o şeye en meyilli olana bırakmak anlamına gelir. Kedi, ciğere doğal olarak düşkündür; dolayısıyla bu sorumluluk “akla ziyan” bir karardır.

Ama bu yalnızca Türkçe’ye özgü bir düşünce değildir. Farklı kültürlerde benzer deyim ve atasözleri mevcuttur:

- İngilizce’de “set the fox to guard the henhouse” (tilkiye kümeste nöbet tutturmak) aynı mantığı taşır.

- Fransızca’da “mettre le loup dans la bergerie” (kurtu koyun ağılına sokmak) ifadesi kullanılır.

- Çin kültüründe ise daha çok hile, fırsatçılık ve açgözlülük üzerinden benzer metaforlarla karşılaşırız.

Bu benzerlikler bize şunu gösterir: İnsan toplulukları, riskli görevleri yanlış kişilere vermenin tehlikesini hayvan metaforlarıyla dile getirme eğiliminde evrensel bir ortaklığa sahiptir.

---

Erkeklerin Bireysel Başarıya Odaklanan Yaklaşımı

Forum tartışmalarında erkeklerin bu deyime yaklaşımı çoğunlukla bireysel başarı ve stratejik çıkarımlar üzerinden olur. Onların bakış açısında:

- Güven ve Liderlik: Bir erkek için bu deyim, yanlış kişiye güvenerek bireysel başarıyı riske atma metaforudur. İş hayatında yanlış çalışanı yetkilendirmek veya spor müsabakasında savunması zayıf bir oyuncuya kritik sorumluluk vermek gibi örnekler üzerinden açıklanabilir.

- Strateji ve Risk Yönetimi: Erkeklerin çözüm odaklı tartışmaları, bu deyimi “stratejik hataların sembolü” olarak görür. “Bir lider, kediyi ciğerle baş başa bırakmamalı; doğru kişiye doğru görevi vermeli” fikri burada öne çıkar.

- Küresel Dinamikler: İş dünyasında bu anlayış, Batı’daki “management failure” (yönetim hatası) tartışmalarıyla benzerlik gösterir. Erkekler bu deyimi daha çok profesyonel başarı ve bireysel kararların sonuçlarıyla ilişkilendirir.

---

Kadınların Toplumsal İlişkilere ve Kültürel Etkilere Odaklanması

Kadınların bu deyime yaklaşımı ise daha çok toplumsal ilişkiler, empati ve kültürel bağlamlar üzerinden şekillenir. Onların perspektifinde:

- Toplumdaki Güven İlişkileri: Kadınlar bu deyimi, toplumda güvenin yanlış kişilere verilmesinin sosyal sonuçları üzerinden değerlendirir. “Kediye ciğer ısmarlamak” onlar için sadece bireysel hata değil, toplumsal bağların zedelenmesi anlamına gelir.

- Kültürel Farklılıklar: Farklı toplumlarda güven kavramının nasıl işlendiğini, bu deyim üzerinden sorgularlar. Örneğin, bazı toplumlarda bireysel çıkarlar ön plandayken, bazı toplumlarda kolektif sorumluluk daha önemlidir.

- Empati ve Duygusal Yön: Kadınlar, bu deyimde kediyi yalnızca sembol olarak değil, aynı zamanda içgüdüleriyle hareket eden bir varlık olarak görür. “Kedi ciğeri yemese zaten kedi olmazdı” diyerek toplumsal rollere eleştirel bir bakış getirirler.

Bu yaklaşımda mesele yalnızca risk değil; aynı zamanda insan ilişkilerinin, güvenin ve kültürel değerlerin derinliğiyle ilgilidir.

---

Küresel ve Yerel Dinamiklerin Kesişim Noktaları

Deyimin farklı kültürlerdeki karşılıklarına baktığımızda, aslında ortak bir kaygının farklı coğrafyalarda benzer metaforlarla dile getirildiğini görüyoruz:

- Türkiye’de “kedi ve ciğer”,

- Avrupa’da “tilki ve tavuk”,

- Uzak Doğu’da “kurt ve koyun” figürleri ön plana çıkıyor.

Bu çeşitlilik, hayvanların toplumdaki yerini de gözler önüne seriyor. Kedi, Türk kültüründe evcil ve içkin bir figürken, tilki Batı’da kurnazlığın sembolü, kurt ise Doğu’da tehlikenin ve açgözlülüğün işaretidir.

Küresel dinamikler bu deyimin algısını dönüştürürken, yerel kültürler de deyime farklı renkler katar. Modern dünyada ise bu deyim yalnızca dilde kalmıyor; iş dünyasında, siyasette ve sosyal ilişkilerde metafor olarak yaşamaya devam ediyor.

---

Forumda Tartışmayı Canlandıracak Sorular

Şimdi sizlere birkaç samimi soru yöneltmek istiyorum. Çünkü bu deyim yalnızca geçmişin değil, bugünün ve geleceğin de bir tartışma konusu:

1. Sizce “kediye ciğer ısmarlamak” deyimi, günümüz iş hayatındaki güven ilişkilerini doğru yansıtıyor mu?

2. Kültürden kültüre değişen bu tür deyimler, hayvanlara bakış açımızı da mı yansıtıyor, yoksa sadece insan davranışlarını mı sembolize ediyor?

3. Kadınların empati odaklı, erkeklerin strateji odaklı yaklaşımı sizce bu deyimi farklı anlam katmanlarıyla zenginleştiriyor mu?

4. Gelecekte, küreselleşmeyle birlikte bu deyimlerin yerini daha evrensel ifadeler mi alacak?

---

Sonuç: Deyimlerin Aynasında Toplumsal Algılar

“Kediye ciğer ısmarlamak” yalnızca bir deyim değil; kültürlerin, toplumsal cinsiyet rollerinin ve güven ilişkilerinin aynasıdır. Erkeklerin bireysel başarıya odaklanan stratejik yaklaşımları, kadınların toplumsal ilişkilere ve kültürel etkilerine vurgu yapan empatik bakış açıları bu deyime farklı derinlikler kazandırır.

Aslında bu deyim bize şunu söylüyor: Yanlış kişiye güvenmek yalnızca bireysel değil, toplumsal bir risktir. Ve bu risk, dünyanın her yerinde farklı metaforlarla dile getirilse de özü aynıdır.

Peki ya siz ne düşünüyorsunuz? Bu deyimi duyduğunuzda aklınıza ilk hangi kültürel çağrışımlar geliyor? Forumda hep birlikte tartışalım!
 
Üst