Panama Devlet Başkanı José Raúl Mulino, Cumhuriyetçilerin tehditlerine sosyal ağda yayınlanan bir videoyla yanıt verdi ve ülkenin kanal üzerindeki egemenliğinin “geri döndürülemez” olduğunu vurguladı.
Panama: bağımsızlığı ve kanal
Panama, 31 Aralık 1999'da kanalın kontrolünü yeniden ele geçirdi.
(Aris Martinez/REUTERS)
Panama, 1903 yılında Kolombiya'dan bağımsızlığını kazandığından bu yana ABD'nin çıkarlarıyla yakından bağlantılı olmuştur.
Kanalın inşa edilmesi fikri, Mısır'daki Süveyş Kanalı'ndan sorumlu Fransız mühendis Fernando de Lesseps'e imtiyaz verildiği 18. yüzyıla kadar uzanıyor. Ancak hava koşulları ve tropikal hastalıklar iş gücünün çoğunun ölümüne neden olarak projenin başarısız olmasına yol açtı.
Daha sonra Amerika Birleşik Devletleri, Panama ile Kolombiya arasındaki gerilimden yararlanarak kanalın inşasına yeniden başladı ve bağımsızlığını kazanması için yardım teklif etti.
Bu etki, sembolik ekonomik tazminat karşılığında Amerika Birleşik Devletleri'ne Panama Kanalı ve bölgesinin kontrolünü veren 1903 Hay-Bunau-Varilla Anlaşması'na yansıdı. Bu anlaşma Panamalı temsilcilerin katılımı olmadan müzakere edildi, Amerikan hakimiyeti pekiştirildi ve ülkenin egemenliği kısıtlandı.
Panamalı bir mimar ve iklim aktivisti olan Raisa Banfield, bunu Panama için yüksek maliyetli karmaşık bir ilişkinin başlangıcı olarak tanımlıyor; bu, “kanalın inşası ve kendi çıkarları için bir arazi şeridinin ABD'ye bırakılması” anlamına geliyordu.
Kanal, 1904 ile 1914 yılları arasında resmi olarak Amerika Birleşik Devletleri tarafından inşa edilmiş ve 31 Aralık 1999'da tamamen Panama Devleti'ne devredilinceye kadar idare edilmiştir. Her ne kadar dünya ticaretini değiştirmiş olsa da, bu başarının insani maliyeti yüksek olmuştur.
Uluslararası İlişkiler mezunu ve Panama Kanalı uzmanı Fernanda Tejada, “ABD yalnızca kanalın inşasını garanti etmekle kalmadı, aynı zamanda ülkenin coğrafyasını, ekonomisini ve sosyal yapısını da stratejik çıkarlarına göre şekillendirdi” diye açıklıyor.
Bu yenilenen ilgi sembolik bir anda ortaya çıkıyor: Kanal, 1999'da Panama'ya devredilmesinin ardından yakın zamanda 25 yıllık özerkliğini kutladı.Başkan José Raúl Mulino'nun mesajı
pic.twitter.com/DMXU8qAuNT
— José Raúl Mulino (@JoseRaulMulino) 22 Aralık 2024
Panama: bağımsızlığı ve kanal
Panama, 31 Aralık 1999'da kanalın kontrolünü yeniden ele geçirdi.
(Aris Martinez/REUTERS)
Panama, 1903 yılında Kolombiya'dan bağımsızlığını kazandığından bu yana ABD'nin çıkarlarıyla yakından bağlantılı olmuştur.
Kanalın inşa edilmesi fikri, Mısır'daki Süveyş Kanalı'ndan sorumlu Fransız mühendis Fernando de Lesseps'e imtiyaz verildiği 18. yüzyıla kadar uzanıyor. Ancak hava koşulları ve tropikal hastalıklar iş gücünün çoğunun ölümüne neden olarak projenin başarısız olmasına yol açtı.
Daha sonra Amerika Birleşik Devletleri, Panama ile Kolombiya arasındaki gerilimden yararlanarak kanalın inşasına yeniden başladı ve bağımsızlığını kazanması için yardım teklif etti.
Bu etki, sembolik ekonomik tazminat karşılığında Amerika Birleşik Devletleri'ne Panama Kanalı ve bölgesinin kontrolünü veren 1903 Hay-Bunau-Varilla Anlaşması'na yansıdı. Bu anlaşma Panamalı temsilcilerin katılımı olmadan müzakere edildi, Amerikan hakimiyeti pekiştirildi ve ülkenin egemenliği kısıtlandı.
Panamalı bir mimar ve iklim aktivisti olan Raisa Banfield, bunu Panama için yüksek maliyetli karmaşık bir ilişkinin başlangıcı olarak tanımlıyor; bu, “kanalın inşası ve kendi çıkarları için bir arazi şeridinin ABD'ye bırakılması” anlamına geliyordu.
Kanal, 1904 ile 1914 yılları arasında resmi olarak Amerika Birleşik Devletleri tarafından inşa edilmiş ve 31 Aralık 1999'da tamamen Panama Devleti'ne devredilinceye kadar idare edilmiştir. Her ne kadar dünya ticaretini değiştirmiş olsa da, bu başarının insani maliyeti yüksek olmuştur.
Uluslararası İlişkiler mezunu ve Panama Kanalı uzmanı Fernanda Tejada, “ABD yalnızca kanalın inşasını garanti etmekle kalmadı, aynı zamanda ülkenin coğrafyasını, ekonomisini ve sosyal yapısını da stratejik çıkarlarına göre şekillendirdi” diye açıklıyor.