arkamikontrolet
New member
Pek çoğumuz ömrümüzün belli periyotlarında kendimizi daha yalnız hissediyoruz ya da yeni arkadaşlıklar kurmakta zorlanıyoruz. Bu durumun ruhsal olarak bizlere verdiği zararın yanı sıra kimi vakit de sağlığımızla ilgili büyük aksiliklere sebep olduğunu biliyoruz.
Cambridge Üniversitesi’nde yapılan yeni bir araştırmaya nazaran ise hayatımızı etkileyen berbat münasebetlerimiz ömrümüze sandığımızdan hayli daha fazla tesir ediyor. Araştırmacılar, bireylerin toplumsal bağlantılarını ve sıhhat durumlarını uzun yıllar boyunca gözlemleyerek elde ettikleri bilgileri paylaştı.
Erken yaşta bağlantılarda sıkıntılar yaşayan bireyler daha çabuk yaşlanıyor
Çalışmalarında 67 erkek ve 87 bayan olmak üzere toplam 154 kişinin partnerleri, arkadaşları ve aileleriyle olan bağları uzun yıllar boyunca tekrar yine gözlemlendi. Araştırmacıların elde ettikleri bilgilere bakılırsa, epigenetik yaşlanmanın yaş aralıklarına göre farklılıklar gösterdiği ortaya çıktı. Bireylerin 13 – 18 yaşları içinde yaşadığı en büyük sorun arkadaşlık kurmakta zorluk olurken; 29 yaşa kadarki süreçte ise bu sıkıntılar yerini romantik bağlantılardaki kahırlara bırakıyor. tıpkı vakitte araştırmada elde edilen datalar, aile ilgileri kuvvetli olan bireylerin münasebetlerinde yaşadığı zahmetlerin daha az olduğunu ve erken yaşlanma belirtilerine daha az rastlandığını ortaya koydu.
Bahsin tahminen de en çapıcı kısmı bağlantılarımızda yaşadığımız bu düşüncelerle bir nevi ‘kendi kendimizi yaşlandırdığımız gerçeği. Pekala bu nasıl oluyor? Şöyle ki; bireylerin aile hayatında bilhassa küçük yaştan itibaren yaşadığı sıkıntılar, ergenlik ve yetişkinlik senelerında toplumsal münasebetlerdeki sıkıntıları da birlikteinde getiriyor. Bu da kişiyi kronik bir gerilime sokarak olduklarından daha yaşlı görünmelerine ve bir epey sıkıntıyla boğuşmalarına sebep oluyor. Bu sebeple araştırmacılar, şahısların partnerleri ve arkadaşlarını seçerken daha dikkatli seçimler yapmalarını ve aile münasebetlerini mümkün olduğunca kuvvetli tutmalarını öneriyor.
Cambridge Üniversitesi’nde yapılan yeni bir araştırmaya nazaran ise hayatımızı etkileyen berbat münasebetlerimiz ömrümüze sandığımızdan hayli daha fazla tesir ediyor. Araştırmacılar, bireylerin toplumsal bağlantılarını ve sıhhat durumlarını uzun yıllar boyunca gözlemleyerek elde ettikleri bilgileri paylaştı.
Erken yaşta bağlantılarda sıkıntılar yaşayan bireyler daha çabuk yaşlanıyor
Çalışmalarında 67 erkek ve 87 bayan olmak üzere toplam 154 kişinin partnerleri, arkadaşları ve aileleriyle olan bağları uzun yıllar boyunca tekrar yine gözlemlendi. Araştırmacıların elde ettikleri bilgilere bakılırsa, epigenetik yaşlanmanın yaş aralıklarına göre farklılıklar gösterdiği ortaya çıktı. Bireylerin 13 – 18 yaşları içinde yaşadığı en büyük sorun arkadaşlık kurmakta zorluk olurken; 29 yaşa kadarki süreçte ise bu sıkıntılar yerini romantik bağlantılardaki kahırlara bırakıyor. tıpkı vakitte araştırmada elde edilen datalar, aile ilgileri kuvvetli olan bireylerin münasebetlerinde yaşadığı zahmetlerin daha az olduğunu ve erken yaşlanma belirtilerine daha az rastlandığını ortaya koydu.
Bahsin tahminen de en çapıcı kısmı bağlantılarımızda yaşadığımız bu düşüncelerle bir nevi ‘kendi kendimizi yaşlandırdığımız gerçeği. Pekala bu nasıl oluyor? Şöyle ki; bireylerin aile hayatında bilhassa küçük yaştan itibaren yaşadığı sıkıntılar, ergenlik ve yetişkinlik senelerında toplumsal münasebetlerdeki sıkıntıları da birlikteinde getiriyor. Bu da kişiyi kronik bir gerilime sokarak olduklarından daha yaşlı görünmelerine ve bir epey sıkıntıyla boğuşmalarına sebep oluyor. Bu sebeple araştırmacılar, şahısların partnerleri ve arkadaşlarını seçerken daha dikkatli seçimler yapmalarını ve aile münasebetlerini mümkün olduğunca kuvvetli tutmalarını öneriyor.