arkamikontrolet
New member
Beslenme, beşerler için temel bir ihtiyaçtır. Fakat hangi besinlerin bizler için faydalı, hangilerinin yararsız olduklarına fazlaca dikkat etmemiz gerekiyor.
örneğin şekerli, unlu ve yağlı besinler, her geçen gün artan obezitenin temel niçinleri içinde. Üstelik bu stil besinlerin bedene yaptıkları tek zarar yağı, kolesterolü, tansiyonu ve şekeri yükseltmek değildir. hem de bunlar, pek hayati sonuçlar da doğurabiliyor. bu biçimde gelin, tüketirken dikkat etmemiz gereken eserlere bir bakalım.
Sigara paketinin üstündeki o dehşetli fotoğrafları hepiniz bilirsiniz.
Sigara paketine dair rahatsız edici görüntü
Sigaranın arasında nikotin, katran, arsenik, amonyak ve hidrojen siyanür üzere zararlı maddeler bulunuyor. aslına bakarsan paketinde de ölümcül olduğuna yahut ölümcül hastalıklara yol açacağına dair bilgiler içeren görseller bulunuyor. Sigara kadar ölümcül olmasalar da aşağıda bahsetmiş olduğumiz mamüllerin de fazla ve yanlış tüketildikleri takdirde, çeşitli hastalıklara yol açabileceklerini insanların bilmesi gerekiyor. Bunun için de bu mamüllerin ambalajlarına, bunların tüketiminin nelere yol açabileceğini anlatan görseller ve yazılar koyulabilir. Örneğin, fast food mamüllerin ambalajlarına obezite riskine dair bir ibare koymak üzere.
İşlenmiş besinlere karşı her vakit fazlaca dikkatli olmamız gerekiyor. örneğin işlenmiş et bunlardan biri:
Şarküteride satılan etler, insan sıhhati için pek de faydalı olmayan sodyum ve nitrat bakımından güçlü besinlerdir. Yani şu biçimde söyleyelim, bunların bedende fazla olmaları demek kalp, böbrek hastalıkları, felç ve kanser üzere hastalıkların ortaya çıkması demek. En sıradan haliyle kanserojen tesir yapıyorlar diyebiliriz. Hatta Amerikan Kanser Araştırmaları Enstitüsü’ne nazaran, bu etlerin epeyce fazla tüketilmeleri, kolon kanseri riskini de artırıyor.
Anne eli değmemiş olan patates kızartmaları / cipsleri:
Uzmanlara bakılırsa yiyecekleri çok yüksek sıcaklıkta kaynayan yağlarda kızartmak, kanserojen tesirlere niye olan akrilamid isimli hususun oluşmasını sağlıyor. Akrilamidlerin beşerler üstündeki kansere niye olan tesirleri, hemen çabucak katılaşmamış olsa da, hayvanlarda kanser yaptıkları biliniyor. Ayrıca Clark Üniversitesi’nde profesör olan Dale Hattis, akrilamidin, Amerika’da yılda sayıları binlere ulaşan kanserler hastalıklarına niçin olduğunu varsayım ettiklerini söylüyor.
Bu tip patates kızartmaları veya patates cipsleri olsun, kaynar yağlarla kızartıldıkları ve üzerlerine tuz boca edildiği için sodyum oranları da yükselir. Ki bu da kan basıncını ve kolesterolü artırdığı için bundan evvelki başlıkta bahsetmiş olduğumiz üzere, bireyde kalp krizi ve felç üzere durumlara yakalanma riski yaratır. örneğin yapılan bir araştırmada, tuz oranı yüksek bir beslenme düzeninin, mide kanserini meydana getirebileceği söz ediliyor.
Margarin:
Margarin, insan bedeninin kolay sindiremediği trans yağları bünyesinde bulunduran, işlenmiş bir yağdır. örneğin 100 gram margarinde, 630 kalori bulunur. Bir de siz bunu her gün yaptığınız böreğin, çöreğin içine attığınızı düşünün. Türk toplumunda bayanların ‘günlere’ gitmeleri oldukca yaygındır. Her gün bir kişinin meskenine gidilse esasen insan, bir haftada 2-3 paket margarin yemiş kadar oluyor.
Bunu fazla tüketmek, kolesterolü yükseltiyor ve kan damarlarına ziyan veriyor. Büsbütün insan vücudu için toksik bir besin, ayrıyeten karaciğer yağlanmasının da baş aktörü. Araştırmalar, yiyeceklerde margarin kullanmak yerine, doğal tereyağı kullanmanın daha faydalı olduğunu söylüyor. Kelamın özü mümkün mertebe bundan uzak durmak lazım.
Konserve gıdalar:
Konserve besinler işlenmiş ve tuz deposu olan eserlerdir. Bilhassa konserve çorbalar, öteki konserve eserlere nazaran daha sağlıklı bulunur lakin aslında durum hiç de o denli değildir. Bunların içerisinde 890 ml kadar sodyum bulunur ve daima içerik boyunca anlattığımız üzere bu, insan vücudu için sıhhatsizdir.
Konservelerin hazırlanmasında üç evre vardır; evvel yiyecekler pişirilir ve hazırlanır. Akabinde hazırlanan yemekler, bu paketlerin içine kapatılır ve en son ısıtma yolu ile vakumlanıp bozulmamaları için raflarda yerlerini alır. Ancak bu süreçler, besinlerin ortasındaki kimi minerallerin ve vitaminlerin korunmalarını sağlarken, birtakım yararlı olanların da ölmelerine niçin olur.
Amerikan Kalp Derneği’ne nazaran, Amerikalı çocukların yüzde 97’sinin, epeyce fazla sodyum içeren besin tükettikleri için organlarında hasarlar meydana geliyor. Hatta konservelerin kutularında, bisfenol A (BPA) isimli tehlikeli bir husus (endüstriyel bir kimyasal) olduğu ve bu hususun, yiyeceklerin içine sızabileceği söyleniyor. Bu niçinle uzmanlar, dikkatli olunması gerektiğini söylüyor.
Bu kimyasal, östrojeni (yumurtalıklardan salgılanan bir hormon) taklit edip çeşitli sağlık sorunlarına sebep olabilen ve sindirim sistemini bozan bir yapıdadır. 2010 yılında Kanada, bunu zehirli unsur olarak ilan eden birinci ülke olarak kayıtlara geçti.
Donut, çikolata ve şekerlemeler:
Donutlar yahut beyaz şeker, un ve trans yağ kullanılarak yapılan tüm mayalı eserler, bunlarla beslenen bireyleri şişmanlatır. Bunun yanında bir de kalp hastalıkları ve diyabet üzere meselelere yol açıyorlar. Bu tip besinleri daima değil, ortada bir tüketmek nispeten daha âlâ olabiliyor.
Çikolatanın çay ve sigara üzere bağımlılık yapan bir tarafı vardır. Zira beyinde serotonin hormonunun (en sıradan haliyle memnunluk hormonu) salgılanmasına yol açıyor. Ayrıyeten marketlerde satılan paketlenmiş birçok çikolatanın kakao oranı çok düşük. Çoğunda yüksek oranda yağ, glikoz şurubu ve şeker bulunuyor.
özetlemek gerekirsesı paketlenmiş çikolataların içerisinde epeyce fazla katkı unsuru olduğu için %70 oranda kakao içeren bitter çikolataları tüketmekte yarar var. Kakao antioksidan fonksiyonu gördüğü için günde bir kesim bitter çikolata yemekte hiç bir sakınca yoktur. Jelibon üzere çeşitli şekerlemeler de tıpkı çikolatalar üzere ağır şeker, renklendirici ve fruktoz şurubu içerdikleri için sıhhat açısından ziyanlı oldukları söylenebilir.
Pastörize edilmemiş çiğ süt ve süt mamüllerinin ziyanlı olduklarını biliyor muydunuz?
Çiğ süt ve süt mamüllerinde, önemli hastalıklara ve mevte niye olabilecek ziyanlı bakteriler ve mikroplar bulunur. Uzmanlar bunların içinde Brucella, Campylobacter, Cryptosporidium, E. coli, Listeria ve Salmonella gibilerinin olduğunu söylüyor.
1993’ten 2012’ye kadar dünyada görülen 127 salgın, çiğ sütten kaynaklanıyordu. Salgınların birçoklarına Campylobacter, E. coli yahut Salmonella’nın niye olduğu tabir ediliyor. Hatta 2007’den 2012’ye kadar bildirilen salgınların %59’unda, 5 yaşından küçük en az bir çocuk yer aldığı için bu durumun, çocukları epeyce fazla etkilediği düşünülüyor. aslına bakarsanız Salmonella hastalıklarının %38’inin ve E. colinin niye olduğu hastalıkların %28’inin içerisinde 1-4 yaş içindeki çocuklar var.
örneğin E. coli, böbrek yetmezliğine ve mevte niye olabildiği üzere, Salmonella da ölümcül bağırsak enfeksiyonlarına sebep olabilir. Bu niçinle çiğ süt, peynir, kaymak vb. eserlere karşı fazlaca dikkatli olmak gerekiyor.
Hepinizin bildiği üzere gazlı içecekler:
Fanta, kola ve gazoz üzere içecekler, insan bedeni için hiç bir besin kıymeti sağlamayan eserlerdir. Üstelik içlerinde, ağır ölçüde şeker ve farklı kimyasallar bulunur. Yapılan bir araştırmaya göre, haftada yalnızca iki gazlı içecek içmek bile bir kişinin pankreas kanserine yakalanma riskini neredeyse ikiye katına çıkarıyor.
Dr. Joseph Mercola, yalnızca bir kutu sodada, 10 çay kaşığı şeker, 30 ila 55 mg kafein, yapay besin boyaları ve sülfit (asidi oluşturan madde) olduğunu söylüyor. Ayrıyeten gazlı içecekler, bedende asit oluşturuyor ve bu da kemik erimesine yol açıyor. İnsan vücudundaki değerli mineral depoları, bu içecekler tüketildiği zaman zarar nazaranbiliyor. Hatta diyet kola / fanta üzere içeceklerin, obezite ve diyabet gibi meseleleri meydana getirdikleri de yapılan çalışmalarca ortaya konmuş durumda.
Çünkü uzmanlar tarafınca bu içeceklerin, aslında şekersiz olmadıkları tabir ediliyor. Bilim beşerlerine bakılırsa bu eserleri üretenler, içecek ambalajlarının üzerine diyet ibaresi koyarak müşterilerin metabolizmalarını kandırıyor. Zira araştırmalara nazaran bu içecekleri tüketenler, sonrasındasındasında şekerli besinlere karşı çok derecede istek duymaya ve onları tüketmeye başlayabiliyor. Doğal şunu da not düşmek lazım; yalnızca kola ve fanta değil, gazlı olan her çeşitten tonik çeşidi içecekler de çok ziyanlı.
Bonus: Fast Food
Hamburger, pizza, çıtır tavuk üzere, gerek dışarıda yediğiniz gerek marketlerden dondurulmuş olarak satın aldığınız besinlerin hepsi ziyanlı. Zira içlerinde, yüksek oranda işlenmiş et, doymuş yağ, sodyum, şeker, tuz ve un üzere bileşenler bulunuyor. Bir de günde 3 öğün bu biçimde beslendiğinizi düşünün, bu sıhhatiniz için hiç güzel olmaz.
ABD’deki bir sıhhat kuruluşu, makûs beslenme ve fizikî aktivite eksikliği kombinasyonunun, her yıl 310.000 ila 580.000 kişinin ölümüne niçin olduğunu tabir ediyor. örneğin Türkiye’de son 25-30 yıl içerisinde obezitenin giderek arttığını söyleyebiliriz. DSÖ’nün 2022 yılı fazla kilo ve obezite raporunda Türkiye’nin, Avrupa ülkeleri içerisindeki en obez ülke olduğu tespit ediliyor.
Çalışmanın istatiklerine baktığımızda, Türkiye’de yetişkin nüfusun %66,8’inin fazla kilolu, %32,1’inin de obez olduğu görülüyor. Dünya Bankası’nın 2008 yılı Türkiye raporuna bakılırsa, ülkemizde obezitenin ve fazla kilolu olmanın sebepleri içinde çok şekerli, yağlı, yüksek kalorili besinler tüketmek ve fazlaca az hareket etmek vardır.
elbet bu bahsetmiş olduğumiz tüm mamüllerin dozunu kaçırmadan tüketmek makul. Lakin imkanı olan her insanın, bunları hayatından çıkarması sıhhat açısından son derece faydalı olacaktır. Pekala siz ne düşünüyorsunuz? Bu yiyeceklerden ve içeceklerden rastgele birini epeyce sık tüketiyor musunuz? Fikirlerinizi ve tecrübelerinizi yorumlarda bizimle paylaşın.
örneğin şekerli, unlu ve yağlı besinler, her geçen gün artan obezitenin temel niçinleri içinde. Üstelik bu stil besinlerin bedene yaptıkları tek zarar yağı, kolesterolü, tansiyonu ve şekeri yükseltmek değildir. hem de bunlar, pek hayati sonuçlar da doğurabiliyor. bu biçimde gelin, tüketirken dikkat etmemiz gereken eserlere bir bakalım.
Sigara paketinin üstündeki o dehşetli fotoğrafları hepiniz bilirsiniz.
Sigara paketine dair rahatsız edici görüntü
Sigaranın arasında nikotin, katran, arsenik, amonyak ve hidrojen siyanür üzere zararlı maddeler bulunuyor. aslına bakarsan paketinde de ölümcül olduğuna yahut ölümcül hastalıklara yol açacağına dair bilgiler içeren görseller bulunuyor. Sigara kadar ölümcül olmasalar da aşağıda bahsetmiş olduğumiz mamüllerin de fazla ve yanlış tüketildikleri takdirde, çeşitli hastalıklara yol açabileceklerini insanların bilmesi gerekiyor. Bunun için de bu mamüllerin ambalajlarına, bunların tüketiminin nelere yol açabileceğini anlatan görseller ve yazılar koyulabilir. Örneğin, fast food mamüllerin ambalajlarına obezite riskine dair bir ibare koymak üzere.
İşlenmiş besinlere karşı her vakit fazlaca dikkatli olmamız gerekiyor. örneğin işlenmiş et bunlardan biri:
Şarküteride satılan etler, insan sıhhati için pek de faydalı olmayan sodyum ve nitrat bakımından güçlü besinlerdir. Yani şu biçimde söyleyelim, bunların bedende fazla olmaları demek kalp, böbrek hastalıkları, felç ve kanser üzere hastalıkların ortaya çıkması demek. En sıradan haliyle kanserojen tesir yapıyorlar diyebiliriz. Hatta Amerikan Kanser Araştırmaları Enstitüsü’ne nazaran, bu etlerin epeyce fazla tüketilmeleri, kolon kanseri riskini de artırıyor.
Anne eli değmemiş olan patates kızartmaları / cipsleri:
Uzmanlara bakılırsa yiyecekleri çok yüksek sıcaklıkta kaynayan yağlarda kızartmak, kanserojen tesirlere niye olan akrilamid isimli hususun oluşmasını sağlıyor. Akrilamidlerin beşerler üstündeki kansere niye olan tesirleri, hemen çabucak katılaşmamış olsa da, hayvanlarda kanser yaptıkları biliniyor. Ayrıca Clark Üniversitesi’nde profesör olan Dale Hattis, akrilamidin, Amerika’da yılda sayıları binlere ulaşan kanserler hastalıklarına niçin olduğunu varsayım ettiklerini söylüyor.
Bu tip patates kızartmaları veya patates cipsleri olsun, kaynar yağlarla kızartıldıkları ve üzerlerine tuz boca edildiği için sodyum oranları da yükselir. Ki bu da kan basıncını ve kolesterolü artırdığı için bundan evvelki başlıkta bahsetmiş olduğumiz üzere, bireyde kalp krizi ve felç üzere durumlara yakalanma riski yaratır. örneğin yapılan bir araştırmada, tuz oranı yüksek bir beslenme düzeninin, mide kanserini meydana getirebileceği söz ediliyor.
Margarin:
Margarin, insan bedeninin kolay sindiremediği trans yağları bünyesinde bulunduran, işlenmiş bir yağdır. örneğin 100 gram margarinde, 630 kalori bulunur. Bir de siz bunu her gün yaptığınız böreğin, çöreğin içine attığınızı düşünün. Türk toplumunda bayanların ‘günlere’ gitmeleri oldukca yaygındır. Her gün bir kişinin meskenine gidilse esasen insan, bir haftada 2-3 paket margarin yemiş kadar oluyor.
Bunu fazla tüketmek, kolesterolü yükseltiyor ve kan damarlarına ziyan veriyor. Büsbütün insan vücudu için toksik bir besin, ayrıyeten karaciğer yağlanmasının da baş aktörü. Araştırmalar, yiyeceklerde margarin kullanmak yerine, doğal tereyağı kullanmanın daha faydalı olduğunu söylüyor. Kelamın özü mümkün mertebe bundan uzak durmak lazım.
Konserve gıdalar:
Konserve besinler işlenmiş ve tuz deposu olan eserlerdir. Bilhassa konserve çorbalar, öteki konserve eserlere nazaran daha sağlıklı bulunur lakin aslında durum hiç de o denli değildir. Bunların içerisinde 890 ml kadar sodyum bulunur ve daima içerik boyunca anlattığımız üzere bu, insan vücudu için sıhhatsizdir.
Konservelerin hazırlanmasında üç evre vardır; evvel yiyecekler pişirilir ve hazırlanır. Akabinde hazırlanan yemekler, bu paketlerin içine kapatılır ve en son ısıtma yolu ile vakumlanıp bozulmamaları için raflarda yerlerini alır. Ancak bu süreçler, besinlerin ortasındaki kimi minerallerin ve vitaminlerin korunmalarını sağlarken, birtakım yararlı olanların da ölmelerine niçin olur.
Amerikan Kalp Derneği’ne nazaran, Amerikalı çocukların yüzde 97’sinin, epeyce fazla sodyum içeren besin tükettikleri için organlarında hasarlar meydana geliyor. Hatta konservelerin kutularında, bisfenol A (BPA) isimli tehlikeli bir husus (endüstriyel bir kimyasal) olduğu ve bu hususun, yiyeceklerin içine sızabileceği söyleniyor. Bu niçinle uzmanlar, dikkatli olunması gerektiğini söylüyor.
Bu kimyasal, östrojeni (yumurtalıklardan salgılanan bir hormon) taklit edip çeşitli sağlık sorunlarına sebep olabilen ve sindirim sistemini bozan bir yapıdadır. 2010 yılında Kanada, bunu zehirli unsur olarak ilan eden birinci ülke olarak kayıtlara geçti.
Donut, çikolata ve şekerlemeler:
Donutlar yahut beyaz şeker, un ve trans yağ kullanılarak yapılan tüm mayalı eserler, bunlarla beslenen bireyleri şişmanlatır. Bunun yanında bir de kalp hastalıkları ve diyabet üzere meselelere yol açıyorlar. Bu tip besinleri daima değil, ortada bir tüketmek nispeten daha âlâ olabiliyor.
Çikolatanın çay ve sigara üzere bağımlılık yapan bir tarafı vardır. Zira beyinde serotonin hormonunun (en sıradan haliyle memnunluk hormonu) salgılanmasına yol açıyor. Ayrıyeten marketlerde satılan paketlenmiş birçok çikolatanın kakao oranı çok düşük. Çoğunda yüksek oranda yağ, glikoz şurubu ve şeker bulunuyor.
özetlemek gerekirsesı paketlenmiş çikolataların içerisinde epeyce fazla katkı unsuru olduğu için %70 oranda kakao içeren bitter çikolataları tüketmekte yarar var. Kakao antioksidan fonksiyonu gördüğü için günde bir kesim bitter çikolata yemekte hiç bir sakınca yoktur. Jelibon üzere çeşitli şekerlemeler de tıpkı çikolatalar üzere ağır şeker, renklendirici ve fruktoz şurubu içerdikleri için sıhhat açısından ziyanlı oldukları söylenebilir.
Pastörize edilmemiş çiğ süt ve süt mamüllerinin ziyanlı olduklarını biliyor muydunuz?
Çiğ süt ve süt mamüllerinde, önemli hastalıklara ve mevte niye olabilecek ziyanlı bakteriler ve mikroplar bulunur. Uzmanlar bunların içinde Brucella, Campylobacter, Cryptosporidium, E. coli, Listeria ve Salmonella gibilerinin olduğunu söylüyor.
1993’ten 2012’ye kadar dünyada görülen 127 salgın, çiğ sütten kaynaklanıyordu. Salgınların birçoklarına Campylobacter, E. coli yahut Salmonella’nın niye olduğu tabir ediliyor. Hatta 2007’den 2012’ye kadar bildirilen salgınların %59’unda, 5 yaşından küçük en az bir çocuk yer aldığı için bu durumun, çocukları epeyce fazla etkilediği düşünülüyor. aslına bakarsanız Salmonella hastalıklarının %38’inin ve E. colinin niye olduğu hastalıkların %28’inin içerisinde 1-4 yaş içindeki çocuklar var.
örneğin E. coli, böbrek yetmezliğine ve mevte niye olabildiği üzere, Salmonella da ölümcül bağırsak enfeksiyonlarına sebep olabilir. Bu niçinle çiğ süt, peynir, kaymak vb. eserlere karşı fazlaca dikkatli olmak gerekiyor.
Hepinizin bildiği üzere gazlı içecekler:
Fanta, kola ve gazoz üzere içecekler, insan bedeni için hiç bir besin kıymeti sağlamayan eserlerdir. Üstelik içlerinde, ağır ölçüde şeker ve farklı kimyasallar bulunur. Yapılan bir araştırmaya göre, haftada yalnızca iki gazlı içecek içmek bile bir kişinin pankreas kanserine yakalanma riskini neredeyse ikiye katına çıkarıyor.
Dr. Joseph Mercola, yalnızca bir kutu sodada, 10 çay kaşığı şeker, 30 ila 55 mg kafein, yapay besin boyaları ve sülfit (asidi oluşturan madde) olduğunu söylüyor. Ayrıyeten gazlı içecekler, bedende asit oluşturuyor ve bu da kemik erimesine yol açıyor. İnsan vücudundaki değerli mineral depoları, bu içecekler tüketildiği zaman zarar nazaranbiliyor. Hatta diyet kola / fanta üzere içeceklerin, obezite ve diyabet gibi meseleleri meydana getirdikleri de yapılan çalışmalarca ortaya konmuş durumda.
Çünkü uzmanlar tarafınca bu içeceklerin, aslında şekersiz olmadıkları tabir ediliyor. Bilim beşerlerine bakılırsa bu eserleri üretenler, içecek ambalajlarının üzerine diyet ibaresi koyarak müşterilerin metabolizmalarını kandırıyor. Zira araştırmalara nazaran bu içecekleri tüketenler, sonrasındasındasında şekerli besinlere karşı çok derecede istek duymaya ve onları tüketmeye başlayabiliyor. Doğal şunu da not düşmek lazım; yalnızca kola ve fanta değil, gazlı olan her çeşitten tonik çeşidi içecekler de çok ziyanlı.
Bonus: Fast Food
Hamburger, pizza, çıtır tavuk üzere, gerek dışarıda yediğiniz gerek marketlerden dondurulmuş olarak satın aldığınız besinlerin hepsi ziyanlı. Zira içlerinde, yüksek oranda işlenmiş et, doymuş yağ, sodyum, şeker, tuz ve un üzere bileşenler bulunuyor. Bir de günde 3 öğün bu biçimde beslendiğinizi düşünün, bu sıhhatiniz için hiç güzel olmaz.
ABD’deki bir sıhhat kuruluşu, makûs beslenme ve fizikî aktivite eksikliği kombinasyonunun, her yıl 310.000 ila 580.000 kişinin ölümüne niçin olduğunu tabir ediyor. örneğin Türkiye’de son 25-30 yıl içerisinde obezitenin giderek arttığını söyleyebiliriz. DSÖ’nün 2022 yılı fazla kilo ve obezite raporunda Türkiye’nin, Avrupa ülkeleri içerisindeki en obez ülke olduğu tespit ediliyor.
Çalışmanın istatiklerine baktığımızda, Türkiye’de yetişkin nüfusun %66,8’inin fazla kilolu, %32,1’inin de obez olduğu görülüyor. Dünya Bankası’nın 2008 yılı Türkiye raporuna bakılırsa, ülkemizde obezitenin ve fazla kilolu olmanın sebepleri içinde çok şekerli, yağlı, yüksek kalorili besinler tüketmek ve fazlaca az hareket etmek vardır.
elbet bu bahsetmiş olduğumiz tüm mamüllerin dozunu kaçırmadan tüketmek makul. Lakin imkanı olan her insanın, bunları hayatından çıkarması sıhhat açısından son derece faydalı olacaktır. Pekala siz ne düşünüyorsunuz? Bu yiyeceklerden ve içeceklerden rastgele birini epeyce sık tüketiyor musunuz? Fikirlerinizi ve tecrübelerinizi yorumlarda bizimle paylaşın.
- Kaynaklar: The National News, CDC, Hilal Konak, Yök Tez
- Görsel Kaynakları: The New York Times, Smithsonian Magazine, Vogue, Pop Culture, The Spruce Eats, Erin Palinski-Wade, Behance, Life Hack, Today, Eat This, Not That, Eat This, Not That 2, ZME Science