Mabedimin göğsüne namahrem eli ne demek ?

Ahmet

New member
Mabedimin Göğsüne Namahrem Eli: Bir İfade Üzerine Mizahi Bir Yolculuk

Ah, "Mabedimin göğsüne namahrem eli"… Bunu duyduğumda aklıma hemen mistik bir atmosfer geliyor. Yani, sanki bir anda Orta Çağ'da bir tapınakta, rahiplerin etrafında dans eden dervişler ve ilahi sesler arasında kaybolmuş gibiyim. Ama gerçek şu ki, bu cümle günlük hayatımıza karışmış, zamana ayak uydurmuş ama hala derin anlamlar taşıyan bir ifadedir. Hani böyle çok bilmiş biri, size hayatın anlamını anlatırken gözlüklerini düzelterek "Mabedimin göğsüne namahrem eli" der de, siz de biraz afallarsınız. “Ne demek bu şimdi?” derken, bir yandan da neden böyle bir cümle kurduğunu sorgularsınız.

Ama gelin, bu ifadeyi sadece ciddiyetle analiz etmek yerine, ona eğlenceli ve farklı bir açıdan yaklaşalım. Hem belki de bazen, ciddiyetin ötesinde biraz mizahın ve samimiyetin daha fazla şey öğrettiğini hatırlamak gerek.

“Mabedim” ve “Namahrem” Ne Demek?

Tabii ki önce “Mabedim” ve “namahrem” kelimelerinin ne anlama geldiğini bilmemiz lazım. Hadi bunu bir keşif gezisi gibi düşünün. "Mabed" kelimesi, kutsal bir yer ya da tapınak anlamına gelir. Yani bir anlamda, kendinizi kutsal bir alanda buluyorsunuz. Hani böyle çok özel bir yer, içine girdiğinizde bir anda ruhani bir atmosferin içine çekiliyorsunuz. "Namahrem" ise, "yabancı" anlamına gelir. İslami literatürde, namahrem, kişinin evlenmesi caiz olmayan, yani kendisine yakınlaşmaması gereken insanları ifade eder. Yani, bu cümleyi okuduğunuzda bir nevi "benim kutsal alanıma, bana ait olan en özel şeyime, yabancı birinin dokunması" gibi bir hisse kapılabilirsiniz.

Beden ve Ruhun Kutsallığı Üzerine…

Bu cümledeki derin anlamlardan biri, bedenin ve ruhun ne kadar özel ve kutsal bir şey olduğuna dair bir vurgu yapıyor. Kimi insanlar için bedenleri bir tapınak gibi kutsaldır, yani özgürce dokunulması gereken bir alan değil. Ancak bazen, insanlar “kutsal alanlarını” birbirlerine açar, güven ve ilişkiyle bir bağ kurarlar. Hadi, bunu da biraz mizahi bir şekilde düşünelim: “Mabedim” aslında bir nevi kişisel sınırlarımızı ifade ederken, “namahrem eli” de o sınırları aşan, bazen kontrolsüz bir şekilde giren, ama aslında kimseye zarar vermek istemeyen bir unsur olabilir. Tabii ki burada belirttiğimiz "namahrem" kelimesinin de doğasında bulunan bu ‘yakınlaşma’ durumu, ilişkilerde bazen ‘şefkatli’ veya ‘şüpheli’ olabilir.

Erkeklerin Stratejik, Kadınların Empatik Yaklaşımı: Bu Konuya Nasıl Bakmalıyız?

Erkeklerin, özellikle çözüm odaklı ve stratejik bakış açılarıyla “Mabedimin göğsüne namahrem eli” ifadesine yaklaşmalarını hayal ettiğimizde, genellikle şöyle bir yaklaşım sergileyebilirler: “Peki, sınırları belirle, anlaşalım, bir adım geri gidelim ve birbirimizi tanıyalım.” Yani, bir erkek için bu durum, sınırların netleştirildiği ve karşılıklı saygı ile çözüme kavuşturulması gereken bir mesele olabilir. Hani, bir nevi “Burada kalabiliriz, ama sadece burada” diyen bir yaklaşım. Stratejik olarak bakıldığında, kişisel sınırları çizmek ve hem kendine hem de başkasına saygı duymak bu tür ifadelerde öne çıkabilir.

Kadınlar ise, aynı ifadeye daha empatik bir açıdan yaklaşabilirler. İlişkilerde ve kişisel sınırlarla ilgili olarak, kadınlar daha çok “Bu ifadeyle ne anlatılmak isteniyor? Gerçekten bu sınırları aşmak mı istiyor?” gibi sorularla düşünmeye meyillidirler. İlişkilerin, duygusal bağların ve karşılıklı anlayışın önemli olduğu bu noktada, kadınların yaklaşımı daha çok insan odaklıdır. Sınırlar, kadınlar için duygusal anlamlar taşır. Belki de bu ifade, onları kişisel alanlarını daha da dikkatli şekilde korumaya sevk edebilir. “Mabedim” ifadesi, kadınlar için hem kendilerini hem de başkalarını doğru bir şekilde anlamak adına bir çağrı olabilir. Empatik bir yaklaşımla, bu sınırları ihlal etmek yerine anlamak, kişisel ilişkilere daha derin bir boyut kazandırabilir.

Klişelerden Uzak, Karakterlere ve Çeşitliliğe Dayalı Yaklaşımlar

Burada vurgulamak istediğim şey, cinsiyetçi veya klişe yaklaşımlardan uzak durmaktır. Herkesin kendine özgü bir bakış açısı vardır ve "Mabedimin göğsüne namahrem eli" gibi ifadelerde kişisel sınırlar çok daha derin ve karmaşık olabilir. Birçok farklı kültür ve inanç, bireylerin sınırlarını nasıl belirlemesi gerektiği konusunda farklı anlayışlar geliştirmiştir. Kimi insanlar bu ifadeyi çok daha ruhani bir çerçevede, "kutsal alanım" anlamında değerlendirirken, diğerleri bu konuda daha pragmatik bir yaklaşım sergileyebilir. Örneğin, şehirli bir kadın ile kırsal bir yerden gelen bir erkeğin bu ifadeye yaklaşımı farklı olabilir. Şehirli bir kadın, bu cümleyi modern bir bağlamda, kişisel özgürlük ve sınırları vurgulayan bir anlamda yorumlarken; kırsal bir yerden gelen bir erkek, toplumsal normlara uygun bir şekilde daha katı bir biçimde algılayabilir.

Sonuç: Sınırlar ve Kutsallık Arasında Bir Denge

Sonuç olarak, "Mabedimin göğsüne namahrem eli" ifadesi, hem fiziksel hem de manevi anlamda bir sınır çizen bir kavramdır. Kişisel sınırlar, her bireyin kendini ifade etme şekliyle doğrudan ilişkilidir ve bu sınırların ihlali, genellikle ilişkilerde büyük sorunlara yol açabilir. Bunu sadece dini bir öğreti olarak görmek yerine, kişisel özgürlüğümüzün, toplumsal ilişkilerimizin ve kültürel farklarımızın bir yansıması olarak değerlendirmek gerekebilir.

Peki, sınırlarımızı çizdiğimizde, bu çizgiler ne kadar katı olmalı? Gerçekten, “namahrem” bir eli kabul etmek, kendimize ve başkalarına ne tür bir mesaj verir? Bu tür ifadelerle karşılaştığınızda, sınırları çizmenin ötesinde, karşılıklı anlayış ve empati nasıl bir rol oynar?

Hadi, bu konu üzerinde düşünmeye devam edelim. Sizce bu tür sınırlar zaman içinde daha esnek hale gelir mi, yoksa her zaman korunması gereken kutsal bir alan mı kalacaktır?
 
Üst